AĞIR METALLER VE SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ

Vücutta ağır metal neye yol açar?

Metaller, ekosistemde bulunan doğal bileşenlerdir. Metaller atmosfer, yerkabuğu, su kaynakları da dahil olmak üzere dünyanın her yerinde bulunur ve ayrıca bitkiler ve hayvanlar dahil biyolojik organizmalarda birikebilir. Mevcut 35 doğal metalden 23'ü 5 g/cm3'ün üzerinde yüksek özgül yoğunluğa sahiptir genellikle ağır metaller olarak adlandırılır. Genellikle ağır metaller olarak adlandırılan bu metaller şunları içerir: antimon, tellür, bizmut, kalay, talyum, altın, arsenik, seryum, galyum, kadmiyum, krom, kobalt, bakır, demir, kurşun, cıva, manganez, nikel, platin, gümüş, uranyum, vanadyum ve çinko. Ağır metaller ekosistem ve canlı organizmalar üzerindeki olumsuz etkileri ile de bilinmektedir. Kobalt, krom, bakır, magnezyum, demir, molibden, manganez, selenyum, nikel ve çinko gibi bazı ağır metaller vücuttaki çeşitli fizyolojik ve biyokimyasal fonksiyonlar için gerekli olan temel besinlerdir ve yetersiz kaldığında hastalık veya sendromlara neden olabilir.

Ağır metaller, volkanik patlamalar, kaynak suları, erozyon ve bakteri aktivitesi gibi çeşitli doğal süreçler, fosil yakıt yakma, endüstriyel üretim süreçleri, tarımsal faaliyetler ve beslenmeyi içeren faaliyetler yoluyla çevreye dağılır. Bu ağır metaller, canlı organizmalarda ve insan vücudunda çeşitli işlemlerle biyolojik olarak birikerek olumsuz etkilere neden olur. İnsan vücudunda bu ağır metaller, proteinlere bağlanarak vücut hücrelerine ve dokularına taşınır hücresel işlevleri bozar. Bu nedenle, ağır metal toksisitesinin insan vücudunda çeşitli sonuçları olabilir. Merkezi sinir sistemini etkiliyerek çocuklarda zeka geriliğine, erişkinlerde bunamaya, kan hücrelerinde değişikliklere, akciğerlere, karaciğere, böbreklere, kalp damarlarına ve beyin damarlarına zarar verebilir. Ayrıca vücutta uzun süreli ağır metal birikimi, Parkinson hastalığı ve Alzheimer hastalığı gibi belirli hastalıkları taklit eden fiziksel, kassal ve nörolojik dejeneratif süreçlerin ilerlemesini arttırabilir. Bazı ağır metaller veya bileşikleri ile tekrarlanan uzun süreli temas, DNA’ya zarar verip genetik mutasyonlara, çeşitli kanserlere neden olabilir. Ağır metaller tiroid veya üreme hormonları üzerinden etki ederek endokrin ve üreme sistemini bozabilir.

Türkiye'de 2021 yılında yaptığımız çok merkezli bir çalışmada, ağır metallerin kalp damarlarında daralmaya neden olduğuna dair bulgulara rasladık. Bugüne kadar bilim dünyası damarlarda daralma nedeni olarak kolesterolün üzerinde duruyordu. Çalışma, bu yıl Singapur'da gerçekleştirilen ASIA PCR isimli uluslararası tıp kongresinde en iyi araştırma seçilirken kalp krizlerinde bugüne kadar gözden kaçırılan "kayıp halka"nın bu olabileceğini düşündürmektedir. Kalp krizi riskini değerlendirirken, tıp camiası hastaların tansiyon, sigara kullanımı, kolesterol değerlerine bakıyor ve risk faktörlerinde buna ağırlık veriyor. Ancak bunlar kalp damar hastalıklarından ölümleri açıklamada yetersiz kalıyor. Bu araştırma sonuçları ve önceki literatür değerlendirildiğinde kalp damar hastalıkları ve diğer bir çok hastalığın tetkik ve analizinde kan ağır metal seviye ölçümünün rutin olması gerektiğini düşünüyoruz. 

Arsenik

Arsenik

İçme suyunda, sigara dumanında, kozmetik ürünlerinde ve hatta soluduğunuz havada bile bulunur.
Kokusuz ve tatsızdır ve öldürücü bir madde olarak kullanım geçmişi vardır. Arsenik, kraliyet ailesi tarafından kişisel kazanç için suikastlarda kullanıldığı için geçmiş yüzyıllarda “zehirlerin kralı” adını aldı.

Cıva

Termometrelerin bir bileşenidir. Aynı zamanda belirli balıklarda ve kabuklu deniz hayvanlarında bulunan yaygın bir kirleticidir. Kömür yakma ve diğer endüstriyel kirliliğin bir yan ürünü olarak okyanusta birikir. Cıvaya maruz kalmak nörolojik hasara, böbreklere zarar ve hatta körlüğe neden olabilir.

Bakır
Bakır

Binlerce yıldır insanlar tarafından elektrik teli, mutfak eşyaları, mimaride ve su boruları gibi şeyler yapmak için kullanılmıştır. Küçük miktarlarda bakır, insanlar için gerekli bir mikro besindir. Ama fazlası böbreğe, kalbe, karaciğere, mideye ve beyne zarar verir.

Nikel

Nikel

Eski zamanlardan beri korozyona dayanıklı bir metal olarak birçok uygulamaya sahiptir. Çok fazla nikel kansere, sinir sisteminize zarar verebilir, hücre büyümesinde azalmaya ve kalp ve karaciğeriniz üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.

Kadmiyum

Kadmiyum

İlk olarak Birinci Dünya Savaşı sırasında boyada ve kalay ikamesi olarak kullanıldı, ancak bugün şarjlı piller ve tütünde buluyor. Kadmiyum insan vücudunda veya ekosistemde hiçbir yararlı amaca hizmet etmez. Kadmiyum bilinen bir kanserojendir.

Krom

Krom

Doğal olarak kömür ve petrolün yanmasından kaynaklanır. Gübreler ve kanalizasyon yoluyla çevreye karışır. Kağıt, kağıt hamuru ve kauçuk imalatının yanı sıra deri ve tabaklama işlemlerinde de krom kullanılır. Yüksek maruziyet karaciğer, böbrek ve nörolojik sistemi tehdit eder ve cilt bozukluklarına neden olabilir.

Demir

Demir

Yerkabuğunda en bol bulunan doğal metaldir. Oksijenin kan dolaşımı yoluyla taşınmasını kolaylaştırmadaki rolü nedeniyle tüm canlı türleri için en temel unsurdur. Ancak vücudunuzda çok fazla demir bulunması toksiktir.

Alüminyum

Alüminyum

Doğal olarak havada, suda ve toprakta bulunur. Alüminyumun madenciliği ve işlenmesi, ortamdaki konsantrasyonunu arttırır. Alüminyum havada, suda ve toprakta oldukça azdır. Maruziyet çoğunlukla gıda ve tüketici ürünlerinden gelir. Alüminyum vücudunuza antasitler, gıda katkı maddeleri (topaklanmayı önleyici maddeler ve renklendiriciler gibi), mutfakta kullandığınız folyolar, kabartma tozu, tamponlu aspirin, bazı kozmetikler ve deodorantlar yoluyla girebilir.

Kurşun

Kurşun

Kaynakları arasında pil atıkları, gübreler, böcek ilaçları, fabrika bacaları, araba egzozu, benzin katkı maddeleri ve eski boya bulunur. Kurşuna maruz kalma, insanlar için, özellikle fetüsler ve küçük çocuklar için son derece zehirlidir. Kan sisteminize, üreme organlarınıza, böbreklerinize, gastrointestinal sisteminize ve beyninize zarar verebilir.

Vücutta ağır metallerden nasıl korunabiliriz?

Endüstrileşmiş toplumda ağır metallerden uzak kalmak mümkün değildir. İlk etapta bilim insanları, hastalar, kamu kurumları, medya ve politikacılar bu problemin varlığını görünür kılmalı sonrada önleme ve tedavi yoluna gitmelidir. En önemli başlangıç noktası tüm ülkede çevre ve insanlarda ağır metal seviyelerinin belirlenip ona göre çevre ve gıda tedbirlerinin alınmasıdır. Kronik ağır metal zehirlenmesine maruz kalan ve rutin kan tetkiklerinde bakılmadığı için teşhisi ihmal edilen hastalarda ise tıbbi ve diğer tedaviler konusunda detaylı protokoller oluşturulmalıdır. Sağlık camiasının da Çin tıbbında 2200 yıl önce yazıldığı gibi “en iyi hekimler hastalığı önleyenlerdir” prensibini aklında tutması gerekmektedir.

Ağır metallere maruziyetten kaçınmak dışında ekteki gıdaların ağır metallere karşı etkili olduğu bilinmekte ve ölçülü yenmesinde fayda bulunmaktadır: Sarımsak, biberiye, muz kabuğu, zencefil, yosun, mercanköşk, adaçayı, kara biber, küçük Hindistan cevizi, kekik, fesleğen, tarçın, zerdeçal, yeşil çay, köri yaprakları.